The King: Shakespeare'den Netflix'e Krallık

Dijital çağın getirdiği en büyük mucizelerden biri olan Netflix, film üretiminde çıtayı çok yukarıları çekmiş durumda... Disney+, Apple Tv rekabeti arttıracak gibi dursa da Netflix şu an sektörün amiral gemisi diyebiliriz. Üstelik bu gücünü hem yapım hem de dağıtım işlevlerini üstlendiği filmlerden aldığını söylemek gerekir. İşte o filmlerden biri olan "The King", ilk gösterimini Venedik Film Festivali'nde yaptıktan sonra Netflix'te yayınlandı.

The King filmi, Shakespeare'in "Henry IV (Dördüncü Henry) oyununun bölüm 1 ve bölüm 2’leri" ile "Henry V" oyunu bir araya getirilerek filmleştirildi. Edebiyatın hayatımıza girmesinin en büyük kazanımlarından biri olan Shakespeare, bu eserlerde genç kral Henry'nin hayatına odaklanıyor. Krallığın getirdiği güç savaşları, tahtını korumak için kurulan entrikalar, kimin doğru söylediğinin bilinmediği bir sarayı Genç Kral'ın gözünden aktarıyor. Shakespeare yine yüzyıllar boyunca değişmeyen insan duygularını, iç dünyasındaki çelişkileri ve insanın doğasına ait tüm çıkmazları bir kralın yaşamı üzerinden ele alıyor.

The King filminde Hal, dikbaşlı bir prenstir. Aynı zamanda İngiltere tahtının da varisidir. Ancak tahta ve ailesine sırtını dönmüş, sıradan halkın arasında yaşamını sürdürüyordur. Tiran bir kral olan babası öldüğünde ise Kral Henry V olarak tahta geçmek zorunda kalır. Şimdi, kaçtığı o hayatı sahiplenmek zorunda kalacaktır. Genç kralın sarayda olup bitenleri yeniden düzenlemesi, babasının ardında bıraktığı savaş ve kaosun altından kalkması gerekecektir.

Netflix'in Shakespeare'den devraldığı bu şahane hikaye, Timothee Chalamet'in oyunculuğuyla birleşince olağanüstü bir destan ortaya çıkmış. Timothee Chalamet'dan özellikle bahsetmek istiyorum çünkü filmin her anında karaktere büründüğü oyunculuğuyla birlikte film başka bir boyuta gelmiş. Aylak ve sarhoş bir gençten gerçek bir krala evrilen süreci adım adım izlettiriyor seyirciye...Oscar'da En İyi Erkek Oyuncu dalında adından söz ettireceğe benziyor. Ancak bu şahane performans'ın karşısında hala favori adayım Joker olduğunu da söylemem lazım...

Yönetmen, King Henry karakteriyle seyircinin özdeşlik kurmasını bir çok sahnede engelliyor, bu da bir kahraman yaratma güdüsünün olmayışını gösteriyor. Örnek vermek gerekirse, çok etkileyici bir savaş öncesi konuşmanın ardından sahnenin "cut" yapılması seyircinin bağ kurmasını engelleyen bir yabancılaştırma efekti işlevi görüyor.

Netflix yapımı The King filmi, bir kralın bütün zayıf ve güçlü yönleriyle tek isteğinin ne olduğuna dair en kadim bilgiyi de filmin sonunda açıklıyor. Sinematoğrafiden ses miksajına, kostüm tasarımından film müziklerine kadar epik bir dram hikayesi yaratılmış.The King filmini izlemenizi tavsiye ederim...

Mail: olcayholat@gmail.com